İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilim Kurulu, son dönemlerde yaşanan sismik hareketlilikler ve şehirdeki yapılaşma sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. Bilim Kurulu, İstanbul'un deprem riski açısından hala çok kritik bir bölgede bulunduğuna dikkat çekerek, bu konuda gerekli önlemlerin alınmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Metropoldeki depremsellik konusunda yapılan değerlendirmeler, pek çok yurttaşı tedirgin ederken, yetkililerin alması gereken aksiyonları da gündeme taşıdı.
İBB Bilim Kurulu, yaptığı değerlendirmelerde İstanbul'un depremselliği konusundaki son verileri aktardı. Uzmanlar, İstanbul'un özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer aldığını ve bu hattın geçmişte büyük yıkımlara neden olan depremler ürettiğini hatırlattı. 1999 Gölcük Depremi'nin ardından şehir genelinde yapı güvenliği ile ilgili bazı önlemler alındığını belirten bilim insanları, ancak bunun yeterli olmadığını ifade etti. Bilim Kurulu, mevcut binaların çoğunun depreme dayanıklılık testinden geçmediğini ve böyle devam ederse gelecekte ağır hasar görecek yerleşim alanlarının olabileceğini söyleyerek önemli bir uyarıda bulundu.
İstanbul gibi büyük ve kalabalık bir metropolde deprem riski, sadece binalar için değil, aynı zamanda insanların yaşamı için de oldukça büyük bir tehdit teşkil ediyor. Bilim Kurulu üyeleri, İstanbul'un ayrıca genç nesillere bırakılacak bir miras olduğunu hatırlatarak, hazırlık çalışmalarının hızlanması gerektiğini vurguladılar. Avrupa'nın en yoğun nüfuslu şehirlerinden biri olan İstanbul'un, hem yapı stoku hem de sosyal dayanışma yönünden deprem riskine karşı dirençli hale gelmesi gerekiyor. Bu nedenle İBB, farklı sivil toplum organizasyonları ve üniversitelerle işbirliği yaparak kapsamlı bir deprem hazırlık programı geliştirmeyi hedefliyor.
Kısa süre önce yapılan bir araştırma, İstanbul'un deprem hazırlık seviyesinin beklenenden düşük olduğunu ortaya koydu. Çoğu yurttaşın depremle ilgili her türlü önlemi aldığını düşündüğünü belirten bilim insanları, aslında temel bilincin ve donanımın eksik olduğunu söyleyerek, halkı bilgilendirmenin ve bilinçlendirmenin ne denli önemli olduğuna işaret ettiler. Yerel yönetimlerin, bu bilinçlendirme kampanyalarında daha etkili rol oynamaları gerektiği vurgulandı.
Sonuç olarak, İBB Bilim Kurulu’nun uyarıları, deprem riski konusunda asla hafife alınmaması gereken ve sürekli olarak gündemde tutulması gereken hususlardır. İstanbul halkının, bu uyarıları dikkate alarak kendilerini hazırlamaları ve yerel yönetimlerin de bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeleri büyük önem taşımaktadır. Deprem gibi doğal afetlerin beklenmedik anlarda ortaya çıkabileceği düşünülerek, şu an yapılacak her türlü yatırım ve hazırlık, gelecekteki olası yıkımların önüne geçmeye yardımcı olacaktır. Bu çerçevede, tüm bireylerin, ailelerin ve toplumun çok çalışması gerekiyor; zira İstanbul, kendisinin her köşesinde yalnızca binalarla değil, insanların hayatlarıyla dolu bir şehirdir.
Son olarak, İstanbul’un deprem riskinin unutulmaması ve bu konuda toplum bilincinin artırılması için tüm paydaşların bir araya gelerek çalışmaları gerektiği anlaşılıyor. Bilimsel verilerin ve tartışmaların kamuoyunun bilgilendirilmesi için kullanılmasının önemine dikkat çeken Bilim Kurulu, bu kapsamda düzenlenecek seminer ve eğitim programlarının da yıl içerisinde gerçekleştirilmesini planladıklarını duyurdu. Her bireyin, „deprem anında ne yapacağı” konusunda bilgi sahibi olması gerektiği düşünülerek, konuyla ilgili çalışmaları hızlandırmak umutla beklenen sonuçlar arasında yer alıyor.