Her yıl, bayramlar kardeşlik, sevgi ve paylaşma duygusunu pekiştiren özel günlerdir. Ailelerin bir araya geldiği, çocukların neşe içinde oyunlar oynadığı, büyüklerin sevinç içinde çocuklara hediyeler sunduğu bu geleneksel dönem, bu yıl maalesef bazı aileler için acı bir hatırlatıcı oldu. Bu bayram, toplumumuzda hiçbir çocuğun dışarıda kalmaması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak 36 çocuğun bayram neşesinden mahrum kalması hepimizi derinden etkiledi. Bu durum, toplumsal dayanışma ve çocukların ihtiyaçları konusunda yeniden düşünmemizi sağlıyor.
Bayram kelimesi, Arapça kökenli olup, 'kutlama' ya da 'şenlik' anlamına gelir. Kutlanan bayram günleri, toplumun her kesiminden insanları bir arada buluşturur ve dingin, huzurlu bir atmosfer yaratarak, dertlerin bir nebze olsun unutturulmasını sağlamaktadır. Ancak bu yıl bazı çocukların bayram coşkusundan uzakta kalması, bayramın gerçek anlamını sorgulamamıza sebep oldu. 36 çocuğun bayramda sevinçten yoksun kalmasının sebepleri arasında ekonomik zorluklar, ailelerin işsizlik ya da sağlık sorunları gibi ciddi sıkıntılar yer almakta. Bu durum, sadece o çocuklar için değil, toplumsal dayanışma ruhu açısından da derin yaralar açmaktadır.
Toplumda yaşanan ekonomik dalgalanmalar, birçok aileyi zor durumda bırakmıştır. İşsizlik oranlarının artması, ailelerin çocuklarına bayramlarda gereken hediyeleri ve harçlıkları verebilme istediklerinde büyük engellerle karşılaşmasına yol açmaktadır. Özellikle dar gelirli ailelerde, bu durum oldukça sık görülmekte. Bazı aileler, temel ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorluk çekerken, bayram hediyeleri gibi tatlı sürprizler düşünmekten uzak kalmakta. İşte böyle durumlarda, çocuklar yalnızca maddi ihtiyaçlardan değil, aynı zamanda sevgi ve ilgi eksikliğinden de mahrum kalıyor. Bu noktada toplumsal duyarlılığın önemi her zamankinden daha fazla. Çocukların bayramda yaşaması gereken o tatlı mutluluğu bir nebze olsun sağlamak adına, farkındalık yaratmak ve dayanışma içinde olmak hayati önemde.
Sonuç olarak, bu bayramda 36 çocuğun yaşadığı kayıplar, toplum olarak üzerimize düşen sorumlulukları hatırlatıyor. Her bir bireyin, çocukların mutluluğu için ne gibi katkılarda bulunabileceğini düşünmesi gerekiyor. Ailelerin maddi durumunu iyileştirmek adına sosyal politikaların hayata geçirilmesi, toplumda dayanışma ruhunun yeşermesi, sevgi dolu bir gelecek için en önemli adımlar arasında. Unutulmamalıdır ki her çocuk, bayramın neşesini tatmayı ve arzuladığı her şeyi yaşamayı hak ediyor. Bu bayramda ne çocukların, ne de ailelerinin bir eksikliğinin olmaması için çaba göstermeliyiz.