Geleneksel zanaatların hızla yok olduğu günümüzde, 75 yaşındaki Durmuş Dede, eski ustalıkların mirasını yaşatmaya devam ediyor. Türkiye’nin köklü zanaat kültürünü temsil eden Durmuş Dede, yalnızca bir zanaatkar değil, aynı zamanda bu kültürün son temsilcisi olarak da önemli bir rol oynuyor. Onun hikayesi, geçmişle bugünü birleştiren bir köprü niteliği taşıyor ve genç nesillere ilham veriyor.
Durmuş Dede, köklü bir zanaat ailesinde dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren el becerileriyle dikkat çeken Durmuş Dede, 12 yaşında babasının yanında çırak olarak çalışmaya başladı. O günden bu yana, ahşap işçiliği, metaloynatörcülük ve geleneksel dokumacılıkla uğraşarak zanaatın inceliklerini öğrendi. Bu süreçte, sadece mesleki bilgi edinmekle kalmadı; aynı zamanda bu sanatların ne kadar derin ve değerli olduğunu da fark etti. Zamanla, zanaatında kendine özgü bir tarz geliştirerek, ustalık unvanını kazandı.
Durmuş Dede'nin en büyük endişelerinden biri, geleneksel zanaatların yok olmaya yüz tutması. Genç nesillerin bu tür mesleklere ilgi göstermemesi, ustaların yetişmemesine ve zanaatların unutulmasına neden oluyor. Ancak Durmuş Dede, kendisine ait olan bu değerli bilgileri geleceğe taşımak için elinden geleni yapıyor. Gençlerle gerçekleştirdiği atölye çalışmaları ve seminerler sayesinde, zanaatın inceliklerini öğretmeye çabalıyor. Bu sayede, geleneksel zanaatların yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda bir kültür mirası olduğunu da vurguluyor.
Onun için zanaat, bir yaşam biçimi; yaratıcılığını ve el becerisini bir araya getirerek bir şeyler ortaya koymak demek. “Zanaat, ruhun sesidir” diyor Durmuş Dede. Geçmişle güçlü bir bağ kurarak, kültürel mirasın korunmasına büyük katkı sağlıyor. Ayrıca onun eserleri, yalnızca işlevsellik değil, aynı zamanda estetik değerlere de sahiptir ve her bir parça, sevgisini ve emeğini barındırarak ortaya çıkıyor.
Durmuş Dede’nin hayat hikayesi, sadece bir zanaatkarın hikayesi değil; aynı zamanda bir kültürel mirasın korunması adına gösterilen mücadeleyi de simgeliyor. Zamana meydan okuyan bu usta, günlük hayatın koşuşturması içerisinde, öz değerleri koruma çabasıyla genç kuşaklara ilham vermeye devam ediyor. Onun gibi ustaların sayısının azalması, gelecek nesiller için bir kayıp. Durmuş Dede, bu kaybı engellemek için kararlılıkla faaliyetlerine devam ediyor.
Özellikle sosyal medya ve dijital dünya üzerinden yaptığı paylaşımlar, gençlerin dikkatini çekiyor. Durmuş Dede, zanaatın ne kadar eğlenceli ve yaratıcı bir süreç olduğunu anlatırken, aynı zamanda el işçiliğinin nasıl bir araya geldiğini de gözler önüne seriyor. Geleneksel zanaatların yaşatılması açısından bu tür girişimlerin son derece önemli olduğunu belirtiyor.
Durmuş Dede, yalnızca geçmişin yükünü taşımakla kalmıyor, aynı zamanda gençler için bir umut ışığı olmaya da çalışıyor. Yıllarında topladığı deneyimlerini yeni nesillere aktarmak için verdiği emek, onun zanaat aşkının bir yansıması. Geleneksel sanatları ve zanaatları seven gençlerin sayısının artması, Durmuş Dede’nin en büyük mutluluğu. “Zanaat, hayatın bir parçasıdır” diyor. Bu bağlamda, zanaatın gençlerin hayatında yer edinmesi için de elimizden gelen her şeyi yapmak gerektiğine inanıyor.
Sonuç olarak, Durmuş Dede, 75 yaşında olmasına rağmen gençler için ilham kaynağı olmakta kararlıdır. Onun hikayesi, geleneksel zanaatlerin korunması ve yaşatılmasının önemine dair güçlü bir mesaj içeriyor. Bu değerli bilgi ve becerilerin geleceğe taşınması için, gençlerin zanaata yönelmesi gerektiğini vurgulayan Durmuş Dede, zamanla daha da güçlenecek bir zanaat camiasının temellerini atmaya çalışıyor. Zaman, belki Durmuş Dede’nin yaşını ilerletecektir, ancak onun sanatı, gelenekleri ve öğretileri, nesiller boyunca yaşayacak ve hatırlanacaktır.